Türk Futbolu Milli Takım ve Dünya Kupası
Dünya Kupasındaki çoğu maçı izlemeye çalıştım. Öğle saatlerinde oynanan grup maçlarını izleyemedim ama özetlerini izledim, analiz siteleri, istatistik sitelerine göz attım.
Avrupa, Amerika ve Asya kıtasından gelen çoğu ülkenin bir taktiği vardı. (Asya ve Futbol'un ön planda olmadığı ülkeler hariç) Fizikleri ve güçleri yüksek teknikleri düşük olan ülkeler Parking Bus taktiğiyle oynamaya çalıştılar. (İzlanda, Danimarka hatta kısmen Uruguay) Ortasaha oyuncuları iki yönlü ve güçlü olup kanat oyuncuları bitirici ve dribbling yapabilen takımlar Total Futbol oynamaya çalıştı. (Fransa, İngiltere, Hırvatistan, Belçika) Bazı ülkeler geçmişten gelen kültürlerini devam ettirmeye çalıştı. Brezilya (Joga Bonito), Portekiz (Yarım Kontra, Kanat Org.), İspanya (Berbat Tiki-Taka) yani her ülke bir şeyler denedi. Bunları yapabilen başarılı oldu. Yapamayan ülkeler ve doğal olarak başarısız oldu.
Yani her ülkenin kendisine ait bir taktiği var. Şimdi dönüp bizim Milli Takımımıza bakıyorum gerçekten de işler çok kötü Futbol geçmişimiz de 2 Dünya Kupası ve 4 tane Avrupa Şampiyonası var. Nerden baksanız 50 - 60 yıl içerisinde sadece 6 kere bilet alabilmişiz bu tür organizasyonlara. 2002 Dünya Kupası üçüncülüğü ve 2008 Avrupa Şampiyonasındaki üçüncülüğümüz gerçekten de büyük başarıydı. Ama devamlılığı yoktu ve hiç olmadı. Çünkü futbolla alakalı bir kültürümüz, bir taktiğimiz bir yöntemimiz, B planımız yoktu. 2002'de Galatasaray'ın UEFA'yı aldığı kemik kadroyla katılıp, mücadele ederek elimizden gelen her şeyi yaparak başarılı olduk. 2008 yılında birbirini çok iyi tanıyan genç ve yaşlı oyuncuları birleştirerek. Azim ve şansın yanımızda olmasıyla üçüncü olduk. Anlayacağınız başarılı olduğumuz iki turnuvada da taktik maktik yoktu.
2000'li yıllardan bu yana sürdürülebilir olmasa da azda olsa başarı varken ne oldu da birden yere çöktük tamamen, nasıl oldu da 2008'de elediğimiz Hırvatistan Dünya Kupasında finale çıkarken biz gidemedik. Ya da 300 Bin nüfusu olup da Euro 2016 ve Dünya Kupasına katılan izlanda gibi olamıyoruz. 2002 Yılında yaşadığı çöküşten sonra yenilenmeye gidip yeni bir jenerasyon ve taktikle tekrardan toparlanan Belçika'ya ne diyeceksiniz?
Kendini geliştirmek isteyen her ülke kendini geliştiriyor. Oyuncu yapısına uygun bir taktik üretmiyor. Doğru olan bir taktik ortaya çıkartıyor. Kültürüne ait olabilir, ülkede genç nüfusa ait olabilir ve ya başka faktörlere uygun bir taktik çıkartılıyor. Bu taktiği 5-10 yıllık plan dahilinde ortaya çıkartarak U15 - U16 milli takımlarında uygulamaya başlayıp. Küçük yaşta oyunculara bu taktiği aşılayıp, bir yandan As takımı'da bu şekilde taktiğe uygun bir şekilde yönetip yeni jenerasyonla tekrardan başarı yakalanıyor. Bunu biz de başarmak mümkün mü tabiki de hayır. Milli takımlardan tutun, Futbol kulüplerimizin hiç birinde Alt yapı, uzun vadeli yapılanma, scouting tarzında şeyler görmüyoruz. (Ali Koç ve varsa diğer kulüplerin yeni başkanlarını dahil etmiyorum.) Çoğu kulüp günü kurtarma derdinde, çoğu kulüp başkanı ya imaj yapmak için, ya rant sağlamak için ya karapara aklamak, ya da kulübü dolandırmak için başkan oluyor. Sonuçlar ortada her zaman hüsran yaşanıyor.
Kulüplerin bu kadar kötü yönetildiği bir ülke de Milli takımın başarılı olması gerçektende imkansıza yakın. Ortada iki sorun var;
- Taktiksel yapılanma ve bu taktiğe göre Alt yapı'dan gelecek oyuncuları adapte etme ve bir futbol kültürü yaratma.
- Yetenekli, zeki ve eğitimli oyuncu yetiştirebilme, bizim sorunumuz işte tam olarak bu, Batuhan Karadeniz, Muhammed Demirci, Arda Turan ve daha niceleri yeteneklilerdi ama eğitimsizlikten dolayı başarısız oldular. Arda yine bir yere kadar götürmüştü ama bir yerden sonra o da kendini kaybetti. Oyuncu yetiştirme işinin milli takımla pek alakası yok. O konuda kulüpler ve federasyonun çalışmalar yapması gerekmektedir.
Federasyon yeni kurallar getirmek zorunda, 23 Yaşından genç oyuncuları oynatan takımlara prim verilip 33 yaşından büyük olan yabancı oyuncuları oynatan takımlara ceza kesilebilir ya da zorunlu kadro kurallarında genç oyuncu sayıları arttırılabilir.
Bu konu da bir sürü yöntem geliştirilebilir. Almanya'da bulunan 3 milyon Türk'ün içinden Kerem Demirbay, Mesut Özil, İlkay Gündoğan, Emre Can, çıkmışsa, Türkiye'de (8/18) Yaş arasında 6-7 Milyon tane Erkek çocuk var. Emin olun bir Messi çıkmasa bile Hazard çıkar bu ülkeden. Ama bizim yöneticilerimiz çoğunda amaç futbolu kurtarmak değil, amaç Rant sağlamak amaç cebe para aktarmak, amaç sarayla görüşebilmek, amaç gündem de olup reklam yapmak. Yöneticiler futbolu güzel bir PR çalışması olarak görüyorlar ve bu şekilde davranıyorlar.
İşte bu yüzden Kulüplerimiz bataklık içinde, bu yüzden ülke de bir tane UEFA kupası var, bu yüzden 50-60 yılda 6 Kere büyük organizasyona katılmış milli takımımız var ve kulüpler bu şekilde yönetilmeye devam ederse bu düzen bu şekilde gitmeye devam edecek.
İçimi biraz dökmek istedim. Belki bir kaç insan görür fikirleri değişir diye yazıyorum. Umarım öyle olur
İyi Geceler.
Tarih: 11.07.2018
Tarih: 11.07.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder